Münir Özkul’un hayat hikâyesi ile karşınızdayız. Halkın kalbinde büyük bir yer edinmiş; kimi zaman Mahmut hoca karakteriyle karşımıza çıkıp idealist bir öğretmeni kimi zaman ise zalimin karşısındaki duruşuyla gururumuz olmuş Yaşar Usta’yı ve daha nice karaktere can veren usta oyuncuyu bu yazımızda inceleyeceğiz.
Koskoca bir hayat kaç sözcüğe sığdırılabilir? Yeşilçam’ın ustaları arasında yer edinmiş, oynadığı birçok sinema ve tiyatro ile halk insanı olduğunu defalarca kez kanıtlamıştır. Diğer sanatçılardan sıyrıldığı tek nokta yaşarken değerinin bilinmesiydi. İzleyicilerimizin karşısına Hababam Sınıfı’nın Mahmut Hoca’sı, Bizim Aile’nin Yaşar Usta’sı, Adile Naşit’in kadim eşi, Türk sinemasının vazgeçilmez babacan adamı, Münir Özkul’un hayat hikâyesini kaleme aldık.
Konu İçeriği
İstanbul Bakırköy’de bir paşa torunu olarak dünyaya geldi. Aile geleneği olarak paşa soyundan geldikleri için Münir Özkul’un üstüne çok fazla titriyorlardı. Çünkü paşalıktan gelen soylarının devam etmesi için Münir’in dedesi gibi bir paşa olması gerekiyordu. Ailesinin kararı üzerine Münir Özkul’un hayatı doğmadan çizilmiştir ancak bu çizginin dışında bir yaşamı olmuştur.
Çocukluğu boyunca mahcup, içine dönük bir karakter olmuştur. Bir Paşalıktan daha fazlasında gözü vardı. Bakırköy’deki çok fazla bilinen Miltiyadi Sineması ile birlikte hayatına yön veren ilk adımı atmış oldu. Lise dönemlerinde sürekli okuldan kaçıp, sinemaya gidip Amerikan ve Fransız filmleri izliyordu.
Türk aktörler arasında İsmail Dübüllü’ ye ayrı bir hayranlık besliyordu. Bu hayranlık Münir Özkul’a ışık olmuştur belki de geleceğini şekillendiren türdendir. Üniversite yıllarında İstanbul Üniversitesi iktisat Fakültesi’nde Sanat Tarihi bölümüne gitmiş anacak tiyatro daha fazla ağır bastığı için bölümüne ağırlık vermedi.
Cesur ve tutkulu olan bir gençti. Okulu bırakıp oyunca olma isteğine karar verdiğinde 15 yaşındaydı. Ailesinin çizdiği yoldan ilerlemeyi reddedip, sessiz sedasız Bakırköy Halkevin’de oyunculuğa ilk adımını atmıştır.
Tiyatroda konusunda gözle görülür bir yeteneğe sahip olan Münir Özkul küçük bir rolle sahneye çıkmaya başlamıştır. Bu rol ile birlikte oyunculuk kariyerinin basamaklarını tek tek çıkıyordu. Amatörlüğünü halkevin’de rafa kaldırıp oyunculukta profesyonel bir adım atmak için Ankara Devlet tiyatrosun’da okumuştur. Hedefine emin adımlarla ilerliyordu.
Profesyonel ilk adımını İstanbul Şehir Tiyatrosu’na geçtiği zaman atmıştır. Kendini benliğini bu işte bulan Münir, Ses Tiyatrosu çalıştığı ilk özel tiyatroydu. Kendini tiyatro’da ispatlamak için o kadar hevesliydi ki 1948 yılında Ses Tiyatrosu’nda sahneye çıktığında “Aşk Köprüsü” ile adından söz ettirmiştir ve ilgili kişlerin oldukça dikkatini çekmiştir.
Muhsin Ertuğrul yönetimindeki Küçük Sahne bir sonraki durağı olmuştur. Başarı basamaklarını emin adımlarla ilerleyen Münir, “Fareler ve İnsanlar(1951), Yaz Bekârı(1954), Çayhane(1955) gibi önemli oyunlarda oynama fırsatına erişmiştir.
Münir Özkul askerliği sırasında “Vatan ve Namık Kemal” filmi çekilirken üniformalı bir figüran ihtiyacından kendisini kamera önünde bulmuştur. Anı olarak kalmayıp yıllarını alacak bir kamera deneyimi olacaktı.
Tam anlamıyla keşfedilmesi 1950’lerde sinemanın aranan yüzü olmaya başlamıştır.Kendisine has tavrı ve mimikleri ile seyirci tarafından çok fazla benimsendi. Tıpkı şimdi olduğu gibi, o dönemlerde’ de türk sineması, yabancı sinemanın etkisi altında kalmıştır.
Burhan Felek, o dönemin “Lorel-Hardi” ikilisinin tük versiyonunu “Edi ile Büdü” olarak uyarlamıştır. Filmi, Münir Özkul “Edi” karakterini oynamış, Vasfi Rıza Zobu ise “Büdü” karekterine hayat vermiştir. Bu film döneminde çok fazla tutulmuştur.
Münir Özkul’un asıl başarıyı yakaladığı dönem 1970’lerdir. Mimikleri ve jestleri seyirci tarafından çok komik bulunuyordu ve Arzu Film yapımı ile komedi sektöründeki açığı kapatıyordu. 1969 Yılı Orhan Aksoy yönetmenliğinde “Fakir Kızı Leyla” filminde evin kâhyası rolünü oynayan Münir Özkul, seyircinin ilgisini en çok bu karakterle çekmiştir.
Bu filmden sonra rol skalası belli bir döneme kadar bu yönde olacaktır. Sinemada çok fazla sevildiğinden nerede yufka yürekli bir babaya ihtiyaç duyulsa akla ilk Münir Özkul gelecektir. Halk tarafından o kadar çok benimsendi ki sinema tarihi boyunca kötü adam rollerinde yer edinmedi.
Sinema ve tiyatro hayatı birlikte ilerliyordu. Tiyatro kariyerine küçük sahne’den sonra 1958’de tekrar İstanbul Şehir Tiyatrosu’na bir sene sonra ‘da Ankara Devlet Tiyatrosuna geçti. İki sene Ankara’da yaşadıktan sonra , 1960 yılında İstanbul Aksaray’da Bulvar Tiyatrosu’nu kurdu.
Mavi Boncuk’ta, Bizim Aile’de,Aile Şerefi’nde, Neşeli Günler’de ve daha nicesinde Kemal Sunal’ın, Tarık Akan’ın, Halit Akçatepe’nin babası rolleriyle tüm seyircinin babası olup bizleri kanatları altına aldığını hissettirdi. Adile Naşit ile her kamera karşısına çıktığından gerçek sevgiyi, izleyicilerimize gösterdi.
Kariyeri boyunca yaklaşık 200’e aşkın filmde rol aldı. Çocukluğundan beri sanat hayatı içerisinde olan usta oyuncu aldığı ödüllerle lakabının hakkını vermiştir. 1972 yılında “Sev Kardeşim” filmi ile “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü almıştır. Yaşar Usta rolüyle onur, gurur, insan şerefi gibi değerleri tüm izleyicilere bir kez daha hatırlatmış ve gözyaşımız sel olmuştur.
Münir özkul 5 ocak 2018 yılında tedavi gördüğü hastanede, hastalığına yenik düşmüştür. Yeşilçam’dan bir yıldız daha sonsuzluğa doğru yol aldı. Bize oynadığı oyunlarla “nasıl iyi bir insan olunuru” fazlasıyla gösteren Mahmut Hocamız, yerinizde rahat uyuyun! Mekânınız cennet olsun.